Kaç olduk?

3 Ocak 2014 Cuma

EN GÜZEL VE EN KORKUTUCU


   Günümüz kadınlarının en büyük kâbusu olan meme kanseri bu makalemizin konusunu oluşturacak. Kadın estetiğinin en önemli unsuru olan meme, aynı zamanda kadınları en çok korkutan hastalığa ev sahipliği yapabiliyor İlk aşamalarda kendisini belli etmeyen bu sinsi hastalık, memedeki kitle henüz ele gelecek kadar büyümeden 2 yıl önce mamografi ile saptanabilir.
   
    Ben de bu yazımda, meme kanseri’nin belirtileri, tanısı, tedavi şekillerinden bahsetmek istedim. Gerçekten de hastalık çok sinsi bir şekilde ilerliyor. Meme kanseri dünyada Akciğer kanserinden sonra en fazla görülen kanser hastalığıdır ve maalesef dünyadaki her 100 kadında 12’si bu hastalığın pençesindedir. Diğer kanser hastalıklarında stres tetikleyici bir faktördür, fakat meme kanserinde stres bir faktör olarak gösterilemez. Genel olarak 50 yaş ve üzeri kadınlarda görülmekle beraber, 50 yaş altındaki kadınlarda da görülebiliyor. Bunun dışında 12 yaşından önce adet görmeye başlayan kadınlarda diğer kadınlara oranla daha fazla görülür. Alkol ve sigara kullanan kadınlarda haliyle diğer kadınlara oranla daha fazla görülür. Günümüzde meme kanserini %100 önleyen bir yöntem henüz bulunamamıştır, fakat bu hastalığı yenmede en önemli etken hastalığın erken evrede tespit edilmesidir. Mesela 20 yaşın üzerindeki kadınlar her ay özellikle regl döneminde kendi kendilerini kontrol etmeliler, herhangi bir değişiklik fark edildiğinde derhal doktora gidip muayene olmalılar, diyelim ki hiçbir değişiklik yok, uzmanlara göre yine de en az 3 yılda bir defa kontrole gitmelerinde fayda var. Yaş ilerledikçe risk artacağından 40 yaşına gelen kadınların her yıl en az bir defa muayeneye gitmeleri ve en az 2 yılda bir kere mamografi çektirmeleri yine faydalarına olacaktır. 50 yaş ve üzerine gelindiğindeyse bu kontroller en az yılda bir kere yapılmalıdır. Kendi kendilerini kontrol eden kadınlar ise; meme başında akıntı varsa, meme üzerinde en az 2 hafta kalan bir sertlik varsa, meme ucunda yaralanmalar varsa ve meme ucu içeriye çökmüşse hemen doktora gitmelidirler. Meme kanseri tedavileri hastalığın saptandığı evreye göre farklılık gösterir. Kemoterapi, hormon tedavisi ve ışın tedavisi(Radyoterapi) uygulanır. Memenin tamamen alınması en son çaredir. İlk amaç memeyi kurtarmaktır.

  Sıklıkla kadınlarda görülmekle beraber her 100 erkekten bir tanesinin de bu hastalığa yakalanma riski vardır. Unutmayın Meme kanseri tıpkı diğer kanser türleri gibi yenilmez değil. Erken teşhis ve moral sizin en büyük yardımcınız olacaktır

1 Ocak 2014 Çarşamba

Geçmişten Bugüne...

    Nereden nerelere geldik diye düşündüm geçen gün.Biz küçükken bakkaldan bir şey aldığımız zaman arkadaşlarımız görmesin belki alamazlar,canları çeker diye aldığımız şeyleri göstermezdik veya yiyeceksek de beraber bölüşür,beraber yerdik.
    Şimdi bakıyorum da insanlar işi iyice abartıp yaptıkları sabah kahvaltılarını bile fotoğraflayıp sosyal medyada (Facebook,twitter,Instagram ve google+)gibi mecralarda yayınlıyorlar.TV programlarında yemek yarışmaları düzenleyerek birbirlerinin yaptıkları yemekleri eleştiriyorlar,beğenmiyorlar hemde Afrika'da ve  yanı başımızda Suriye'de o kadar aç insan varken,klişe bir söz ama gerçekten "Birilerinin beğenmediğini,başka birileri nimet sayıyor" bunun vebali de elbet bir gün sorulur.Zaman o kadar hızlı geçiyor ve biz insanlar da o kadar hızlı değişiyoruz ki dün ayıpladığımız şeyleri bugün yaparken kendimizi bulabiliyoruz.Onun dışında gerçekten küçüklerin büyüklere saygısı, büyüklerin de küçüklere karşı sevgisi ve merhameti kalmamış durumda.En basitinden bugün bir otobüse yaşlı bir amcamız veya teyzemiz bindiği zaman otobüsteki gençler sırf yer vermemek için uyuyor numarası yapıyor,ders çalışıyormuş gibi görünüp kulağında kulaklıkla kitap karıştırıyor. Bunun yanında orta yaşlı veya daha üstü büyüklerimiz de çok değişmiş kendileri için saygı bekleyen birçok büyüğümüz torunlarıyla veya çocuklarıyla toplu taşımayı kullandıkları zaman,yanlarındaki koltuklara da ufak çocuklarını oturtup diğer büyüklerin ayakta durmasına seyirci kalıyorlar. Bizim annelerimiz öyle durumlarda bizleri kucaklarına alıp büyüklerimize yer vermemizi tembih ederlerdi. Şimdikiler tam tersini yapıyor çocuklarını oturtup,büyüklerinin ayakta durmasına seyirci kalıyorlar. Aslında bugün şikayet ettikleri gençliği bir anlamda kendileri yaratıyorlar. Eskiden küçükler büyüklere saygısından dolayı; büyüklerinin yanında sigara içmez,içki içseler bile büyüklerinin haberi olmaz,bir su içmeden önce büyüklerine ikram eder,büyüklerinin yanında bacak bacak üstüne atmaz hatta uzanmazlardı bile.Şimdi bakıyorum Oğlu babasından sigara istiyor.babasının içtiği sigarayı beğenmeyince sigara parası ister gidip daha güzelini alır, içki masalarında baba oğul karşılıklı kadeh tokuşturur ve daha bunun gibi birçok örnek verebiliriz.Eskiden TV'de bırakın erotik bir sahneyi kadın erkek el ele tutuşsa hemen kanal değiştirilir izlenmezdi şimdi ise hangi programda müstehcen görüntüler varsa o programlar daha çok reyting alıyor.
 
       İşin özü giderek bir ahlaki çöküntü içerisine giriyoruz.Kimsenin kimseye saygısının kalmadığı,bencilliğin giderek arttığı,büyüğün küçüğü sevmediği,küçüğün büyüğü saymadığı ve herkesin birbirinin açığını bulmak için uğraştığı bir Türkiye elbette ki hiç birimizin istediği bir şey değil. Fakat özellikle TV programları yaptıkları yayınlarla sanki bu şekilde bir toplum yaratılmasına destek veriyor.